Fatih Emiral’ın kaleme aldığı yazı internet içerik hırsızları mağdurları için önemli bilgiler içeriyor…
Bu gerçek hikayeyi sizlerle de paylaşmak istiyorum, çünkü entellektüel emek hırsızlığının maddeye yönelik hırsızlıktan daha da zararlı olduğuna inanıyorum. Entellektüel emeğin maddeden daha değerli olması aslında şu basit gerçeğe dayanıyor; yeni, özgün ve çözülmemiş bir probleme ışık tutan bir entellektüel çabanın üreteceği değer bilinen yöntemlerle üretilmiş bir maddenin değerinin çok ötesinde. Bununla birlikte entellektüel çabanın sonuçlarının çalınması da bir maddeyi çalmaktan çok daha kolay olabiliyor. Entellektüel ürünlerin ortaya çıkarılması süreci ise konvansiyonel üretim süreçlerine nazaran çok daha riskli, yani çabalarınızın sonuç üretip üretmeyeceği veya hangi seviyede verim alabileceğiniz daha belirsiz. Eğer bu çabaların sonuçları korunmazsa kimse bu riske girmeyecek, bu durumda da ara malı ithalatı ile ucuz iş gücünü birleştiren bir sanayiden başka elinizde hiçbir şey olamayacak, diğer ülkelerden araba, telefon, silah almak için sıraya gireceksiniz, görece zenginleriniz gelişmiş ülke hastanalerinde üçüncü dünya vatandaşı olarak tedavi görecek demektir.Yukarıda belirttiğim gerçekler sanayi devrimini ve bilgi teknolojileri devrimini yaşamış toplumlarca defalarca deneyimlendiği için gelişmiş ülke yönetimlerince son derece net bir şekilde anlaşılmış durumda. Bu yüzden entellektüel değerler somut ve çok daha önemli olarak pratik bir şekilde korunuyor. Pratik şekilden kastım birazdan açığa kavuşacak.
Şimdi hikayemize gelirsek, kendinizi BTRisk gibi küçük bir işletmenin sahibi ve tabi Türkiye’de yerleşik olduğunuzu hayal ederek okumaya devam etmenizi rica ediyorum. Biz müteahhitlik yapmıyoruz, akaryakıt istasyonu işletmiyoruz, yeme içme sektöründe değiliz, yani klasik işletme bilimi terimleri ile girişimcilik, sermaye ve işgücünün bir araya geldiği bir klasik Türk KOBİ’si değiliz. Biz ülkemizde üretilmeyen ancak ülkemizde bolca kullanılan bilgi teknolojilerinin güvenliğini sağlamak için hizmet ve ürün üretiyoruz. Bunun anlamı şudur, teknolojiyi üretmeyen bir ülkedesiniz ancak teknolojinin güvenliğini sağlamak için teknolojiyi en az üretenler kadar iyi anlamak zorundasınız. Ve bunu yaparken elimizde yukarıda değindiğim işlerden kaynaklanan bir servet de yok, zaten ömrünü bu işe adamamış bir ekibin bu hizmetleri üretmesi mümkün de değil.
Bu şartlar altında yine de her işletme gibi başarılı olmak zorundayız. Türkiye’de yüzyıllardır kökleşmiş “yerli” firma “yabancı” firma algısı ile mücadele etmek de cabası. Türkiye’nin kendi otomobil markası neden yok diye son yıllarda konuşuluyor biliyorsunuz. Cevabı çok basit, Türkler’in yaptığı arabaya en başta Türkler binmez de ondan. Kimse kusura bakmasın, arabayı herkes yapar, Türkiye de yapar, zaten yapıyor. 20. yüzyılın başlarında İngiltere’de 100’den fazla otomobil firması vardı. Çevresel şartlara yeterince değindim sanıyorum, tekrar konumuza dönelim.
Bizim seçtiğimiz yol BTRisk’in teknik yetkinliğinin ifadesi ve sürekli gelişimi için bir blog oluşturmak ve bu blog’u yeni, değerli ve zengin bir içerik ile beslemek oldu. İddia ediyoruz ki bilgi güvenliği alanında dili Türkçe ve içeriği özgün sitelerin başlarında gelir blog sitemiz. Ayrıca yine Türkçe ve özgün, son derece teknik video’larımız da Youtube ve Vimeo’da yayında. Bu içerikler bizim mevcut kaynaklarımızla en etkin şekilde kullanabileceğimiz internet mecrasında bizim tanıtımımızı yapıyor. Bizler de bu içerikleri üretme sürecinde sürekli olarak kendimizi geliştiriyor ve ilerliyoruz.
Bir gün blog sitemizde yayınlanan özgün makalelerimizin dörte üçünün bir başka blog sitesinde yayınlandığını farkettik. Bu zaman itibarıyla blog ziyaretçilerimizin sayısı düşmeye başladı, çünkü bazen Google bizim makalemizi indekslemeden önce içeriği kopyalayan kişinin sitesinde yayınlanan içeriği indeksliyordu. Tabiki içeriğimizi kaldırma taleplerimize yanıt alamadık. Bu kişi sadece bizden değil başka pekçok blog’dan da içerik kopyalıyordu. Türkiye’de bu konuyla ilgili bir güvence olup olmadığını araştırmaya başladık, benzer problemlerle karşılaşanların, hatta mahkeme sürecine girenlerin bir sonuç alamadığını öğrendik. Fakat bir başka ışık belirdi, ABD’de geçerli olan Digital Millenium Copyright Act (DMCA). Kopyacı kişinin motivasyonu içeriğini artırarak site hitini çoğaltmak ve sitesine aldığı Google reklamlarından para kazanmak idi. Ama Google ABD’de yerleşik bir firma olarak DMCA yasasına tabi idi. Bu yasa 1998 yılında Bill Clinton döneminde aktif hale gelmiş. Bana göre ilginç noktalardan birisi yasanın oybirliği ile yasalaşmış olması. Bunu konunun Amerikalılar için ne kadar net olduğunun bir göstergesi olarak gördüm.
Yasalar ve hukuk bilindiği gib son derece derin ve sürekli takip edilmesi gereken konular. Ben sadece deneyimimden bahsedeceğim. Ülkemizde yasal bir süreci başlatmak için benim bildiğim bir A4 kağıda bir dilekçe yazılır, ıslak imza atılır (belli rutin süreçlerde sayısal imza da kullanılıyor elbette), daha sonra kurumuna bağlı olarak belli bir süreç neticesinde yazı ile veya farklı kanallardan bilgilendirilirsiniz. Google’a kopya içerik ile ilgili indeksten çıkarma başvurusunu yapmak ise sadece internette aşağıdaki portale erişim talep yapmaktan ibaret. Aşağıda Google’ın DMCA ekibi tarafından indeksten çıkarılmasına onay verilen ve kopya içerik içeren linklere örnekler görebilirsiniz:
Yukarıda indeksten çıkarma onayı verilen URL’lerin bir kısmını görüyorsunuz. Tabi Google’ın sizin içeriğin gerçek sahibi olduğunuza dair bir fikri olması lazım. Bunun için bizim izlediğimiz yöntem kopyalamayı farkettikten sonra yayınladığımız makalelerimizdeki resimlere btriskblog logomuzu basmak oldu. Bu kopyacıyı içeriğimizi kopyalamaktan alıkoymadı, ama bu sayede Google bize inanmış oldu. Removal süreci toplam 1 haftayı bulmadı. Ne bir avukat masrafı ne de başvuru peşinde koşma.
Tabi burada Google’ın sağladığı pratik yöntem ve zamanında yanıt vermesi takdire şayan, ancak eleştirilecek önemli bir başka konu var. O da çok zeki insanlardan oluştuğunu bildiğimiz o büyük kurumun içerik kopyalayan bir siteyi nasıl orijinal sitelerden ayırt edemediği ve indekslediği. Search engine optimization (SEO) danışmanlarının hayranlıkla Youtube videolarındaki konuşulan metni analiz edip altına yazdıklarınızla karşılaştırdığını, taşın suyunu çıkardığını söylediği Google’ın bunu yapamaması ilginç. Herkes için aynı şey söylenemeyebilir, ama Google için ilginç. Çünkü işleri bu. Bahsettiğimiz kopyacı sitenin içeriği farklı sitelerden tonlarca kopya içerikten oluşuyor. SEO danışmanlarının söyledikleri doğru olsa idi bu sitenin Google indekslerinde zaten olmaması gerekirdi. Buradan bedava bir SEO danışmanlığı yapayım; google’da indekslenmesini istediğiniz bir içerik oluşturun (gerçi çalsanız da aynı sonuç oluşuyor ama siz yine de dürüst olun) ve aynı içeriği kopyalayabildiğiniz kadar siteye, foruma, v.b. kopyalayın. Boşuna danışmanlık ücreti de ödemeyin. Google söylendiği kadar hassas değil.
Bu işlemden sonra ne oldu derseniz, kopyacı halen kopyalamaya devam ediyor. Daha önce kopyalanan 28 makalemizi google’dan kaldırttık, biraz daha kopyalasın tekrar aynı işlemi yapacağız.
Ama daha etkili bir başka yöntem daha var: “DMCA Takedown”
İnternet üzerinden ulaşabileceğiniz bu firma ABD veya farklı ülkelerde içerik kopyalayan sitelerin kapatılması için destek veriyor. Çok da makul bir fiyata bu desteği verdiğini söyleyebilirim. Biz henüz kullanmadık ama denemeyi düşünüyoruz. Detaylı bilgiyi yukarıdaki web sitesinde bulabilirsiniz, bu işlemi hangi yetkinliklerine dayanarak gerçekleştirdiklerini açıklamışlar. Tekrar belirtmek istiyorum, biz bu servisi kullanmış değiliz. Kullanmak isterseniz sizin seçiminiz.
Sonuç olarak içeriğinizi ne kadar görselleştirirseniz kopyalanma ihtimali o kadar azalıyor. Kopyacı videolarımızı kopyalamamıştı mesela. Yine makalelerinize yerleştireceğiniz watermak resimleri içeriğin sahipliğini iddia edebilme konusunda size yardımcı olacaktır. Google’da indekslenme amacıyla içeriğinizi çalanlara karşı bir başka silahınız da Google’ın Webmasters portali. İçeriğinizi yayınlar yayınlamaz bu araç ile kendi içeriğinizi Google’da indeksletebilirsiniz. Böylece kopyacı sizden geride kalacağından siz daha yukarılarda görünürsünüz. Tabi ideal olan kopyacının hiç görünmemesi, ama malesef durum böyle değil.